31 Ocak 2009 Cumartesi

Ribery for Barca?

Barcelona ligde aldı başını gidiyor. Durdurabilen de çıkmayınca bir bahis şirketi onları şampiyon ilan etti bile. Gaza gelmis olucaklar ki sene sonu icin transfer gorüşmelerine başlamışlar. Bayern'den ciddi ciddi Lahm ve Ribery'yi istemişler. Bayern ikisini de satmaya kalkarsa yüklü bir miktar isteyecektir. Abidal zaten senelerdir solda güven vermiyodu, Lahm onlar için çok iyi bir ilaç olacaktır o bölgeye. Ama Ribery'nin gelmesi takımdaki birtakım dengeleri değiştirecek o kesin. 4-3-3 ün önündeki üçlü, Messi, Eto'o ya da Henry'den biri gözden çıkarılmalı bu durumda. En yakın aday Henry gibi duruyor. Bir forvet olmasına rağmen geldiğinden beri sol açık gibi oynuyordu zaten. Ribery Barca'nın sistemine cuk diye oturur. Barcelona Henry'den iyi para da kazanır. Ne de olsa Manchester City var, Fransız yıldızla ilgilenmemeleri imkansız takımı tamamen forvetlerden kurma yolunda yaptıkları transferlerle. Fransız yıldız adaya dönmeye sıcak bakabilir, zaten yaşı da ilerledi. Bundan sonra konuşan para olacaktır bence.

Katar Topçuları ..

Yaşı ilerlemiş futbolcuların para için Katar'a gitmesi belki bir ölçüde anlaşılır karşılanır. Ancak 32-33 yaşına gelmemiş futbolcuların vizyon yerine maddiyati tercih etmesi anlaşılabilir gibi değil. Çünkü kimi zaman onların Avrupa'da yakalayacağı vizyon, Katar'da alacakları paradan çok daha fazlasını hem maddi hem de manevi yönden onlara verir. Ancak bunu göz önüne alamayacak kadar para düşkünü olan bu futbolcular, bir anlamda kendi kariyerlerini ikinci plana atıp, sadece para için futbol oynamaya devam ederler.


Rafael Sobis



Rafael Sobis Internacional formasıyla henüz 19 yaşındayken 35 maçta 19 gollük bir seri yakalamıştı.Bir sezon sonra Libertadores finalinde Sao Paolo'ya attığı gollerle takımına kupayı kazandırmıştı. Ardından içinde Milan'da olmak üzere birçok Avrupa devinin transfer listesine girmiş,o günkü şartlar içinde en uygun teklifi yapan Betis'e 9 milyon euro'ya gitmişti. Brezilya milli takımına kadar yükselen Rafael Sobis'in, bir sezon sonraki tercihi ise ona en çok parayı veren Katar'ın Al-Jazire kulübü oldu. Henüz yaşı 22.Şimdi ise Avrupa'nın adını sanını unuttuğu bir topçu. Ama tabii parası var (!)

Pascal Feindouno


Gine'nin yatiştirdiği kuşkusuz en büyük yetenek. Bordeaux'ta başladığı kariyerine, Saint Ettienne formasıyla kendini dünyaya tanıtarak devam ettirdi. Saint Ettienne de çıktığı 135 maçta 33 golü, 40'ın üzerinde assisti var. Ayrıca Gine milli takımının da kaptanı. Yattara onun yedeği. 7 milyon euro'ya Al-Sadd kulübüne gitmeden önce Rafa Benitez'in Liverpool'un sağ kanadına düşündüğü isim.Şimdi olsa sağ açık arayan Real Madrid'e gidemez miydi, o parayı ona Real veremez miydi düşündürücü.

Faubert çıktı kutudan !


Artık sıradan da olsa bir sağ açık alması bekleniyordu Real Madrid'in. Nitekim öyle de oldu Real Madrid, West Ham'ın sağ açığı Julien Faubert'i 1.5 milyon euro karşılığında kiraladı. 6 milyon euro karşılığında da sezon sonunda satın alma opsiyonu var. İyi bir yedek olur Faubert. Real madrid taraftarının istediği heyecanı yaşatamasa da savunması olan bir sağ açık aldılar. Yattara olsa bu taraftarı uçururdu keşke de olsaydı. Ancak Faubert transferi de Real Madrid'in o bölgedeki sıkıntısını azaltır. Faubert ilk maçında 3 nefis orta yapamaz belki ama takıma direnç getireceği kesin.

30 Ocak 2009 Cuma

Sam-El Hadji Diouf buluşması


İngiltere'de bu transfer döneminde sıkça rastladığımız durumlardan biride menajerlerin eski öğrencilerini gittikleri takıma da götürmesi. Bunlardan sonuncusu da El Hadji Diouf-Sam Allardyce buluşması. Aslına bakarsınız lazımdı Blackburn'e böyle bir futbolcu. Yapı olarak tamamen düz oyunculardan kurulu bir ekip. Diouf gibi nerde ne yapacağı belli olmayan 30 metreden şutu da olan, üstü üstüne 3 bacak arası da atabilecek bir oyuncusu hiç yoktu Blackburn'un.Sonuç olarak tam aradıkları adamı buldular. Bu transfer Blackburn'a heyecan getirir.Mavi-beyaz Blackburn forması da Diouf'a cuk diye oturur. Sam'a bi aferin bu transferden!

UEFA- 2011 VE 2012 Finalleri

2011 yılında Şampiyonlar Ligi finalinin oynanacağı stad : Wembley-England




2012 yılında Şampiyonlar Ligi finalinin oynanacağı stad : Münih Allianz Arena-Germany




2011 Europa Cup finalinin oynanacağı stad: Lansdowne Road-The Republic of Ireland



(2010'da tamamlanacak)


2012 Europa Cup finalinin oynanacağı stad: National Stadium-Romania


İlginç kampanya..


Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı Levent Bıçakcı’nın, “Galatasaray-Sivas maçında Sarı-Kırmızılı taraftarların Balili’ye yönelik yaptıkları tezahüratlar UEFA’nın kulağına giderse, başımız ciddi şekilde derde girebilir” sözleri üzerine Beşiktaş taraftarları Galatasaray'ı şikayet etmek için bir kampanya başlatmış. Sitede UEFA'nın faks ve telefon numaraları yer alıyor. Beşiktaş taraftarları tarafından büyük ilgi gören bu kampanya nedeniyle Galatasaray'ın büyük ceza alması gündemde.Yıllardır bizim dostumuz Beşiktaş, düşmanımız Fenerbahçe mesajları veren Galatasaray'a, Beşiktaş'ın Beşiktaşlıdan başka dostu yok göndermesi mi bu bilinmez ama şampiyonluk için yarışan iki takımın dostluğunun ancak sözde olabilceceğinin özde ise hiçbir şey ifade etmediğinin en büyük göstergesidir.

29 Ocak 2009 Perşembe

Zemin!


Devre arası çok hareketli geçti Turkcell Super Lig'de. Transferler konuşuldu, kimileri gerçekleşti, kimileri gerçekleşemedi. Kuşkusuz ortalığı en hareketlendireni Mehmet Yıldız'ın sonunda olmayan transfer dedikodularıydı. Büyük paralar konuşuluyordu, her gazetede farklı bir şey okuyorduk: 2 ila 5 arasında değişen milyon eurolar, takas gidecek oyuncular. Bu kadar büyük paralarla adı geçen Sivasspor'un neden bize ve taraftarlarına bu kadar kötü bir zeminde futbol izlettirdiğini de bir türlü anlayamadım, anlayamıyorum. Turkcell Super Lig'deki diğer bütün takımları bir kenara bırakırsak Sivas gibi dondurucu soğuklarla boğuşan bir kentte neden alttan ısıtmalı zemine geçilmediğini de aklım almıyor. Ortada dönen paraların belki de dörtte biri bile etmiyor bu sistem. Artık dünyaca yaygınlaştı, yaygınlaşmasıyla birlikte hava muhalefetinin etkisi en aza indirildi. Bununla birlikte İngiltere'de en iyi zemini sağlayan takıma sezon sonunda milyon poundluk ödüller veriliyor. Bu örneklere bakılınca kimleri, hangi zihniyetleri suçlamalı bilmiyorum. Fakat gerektiğinde teknolojik, global ve teşvik edici önlemler alınmalı. 30-40 belediye işçisinin karları temizlemesiyle bir yere varılmayacağı görülmeli. Acilen bir şeyler yapılmalı. Aksi takdirde benim gibi seyir zevki en aza inen futbol severlerin ekran başından kalkmasını geçtim de, daha nice Uğur Uçarlar ayrılır aramızdan.

Çabuk sönen yıldız adayları 3


İBRAHİM AKIN

Onu ilk kez İzmir Alsancak stadında, Altay formasıyla izlediğimde keşke bir gün taraftarı olduğum Beşiktaş'a gelse demiştim kendi kendime.Keza öyle de oldu,bir buçuk sezon sonra Beşiktaş İbrahim Akın'ı transfer etti. Raket gibi kullandığı sol ayağının yanı sıra, müthiş sürati ve mesafe tanımadan attığı şutlarıyla herkese umut saçıyordu İbrahim Akın. Del Bosque döneminde sezonun ilk maçında sol kanatta gösterdiği harika performans, onu artık spor medyasının yakından takip ettiği genç yetenek olarak piyasaya çıkartmıştı. Peki sonra ne oldu ? Gerek basının ilgisi, gerek artık İstanbul gecelerinde bilinen bir ünlü olmasının getirdiği şöhret, onu herkesi imrendiren performansından uzak kılar ve Beşiktaş kapalı tribününün en çok küfrettiği oyunculardan biri haline getirir.Sergen abisinin izinden gittiğini her fırsatta söyleyen İbrahim Akın sosyal yaşantısında Sergen'i aratmazken, ortaya koyduğu futbolla bir çok Beşiktaş taraftarının tepkisini çekmeye başlamıştır artık. Jean Tigana döneminin vasat oyuncularından olmasına rağmen, Beşiktaş yönetiminin ondaki potansiyele inanarak en çok taviz verdiği oyunculardan biri olmuştur hep.Ancak ne yazık ki kendine bir türlü çeki düzen verememesi Ertuğrul Sağlam'ın da sabrını taşırır.20 yaşında büyük bir yıldız adayı olarak geldiği İstanbul'da, 24 yaşında ligin kalbürüstü takımlarından İstanbul Büyükşehir Belediyespor için ter dökecektir artık. Baktığınız zaman Sevilla'nın genç sol açığı Diego Capel'den hiçbir anlamda yetenek farkı taşımayan bir oyuncu olmasına rağmen artık bırakın tüm dünya tarafından tanınmayı, Türkiye'de bile ismini birkaç maç dışında pek duymayacağımız bir futbolcu olup çımıştır İbrahim Akın. Ve bir zamanların ümit veren genç yeteneği de artık sıradan futbolculardan olma yolunda ilerlemektedir.

Is he back?

Malum Tottenham geçtiğimiz sene takımın en önemli iki oyuncusunu, Robbie Keane ve Berbatov u satmıştı. Berbatov Manchester'da tutundu ve iyi bir sene geçiriyor. Ferguson da geyet memnun. Fakat Benitez için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil. İrlandalı geldiği günden beri tam bir hayal kırıklığı yarattı. Belki sisteme uyamadı, belki Benitez ile uyuşamadı, belki de Tottenham taraftarları onu çok yüceltiyordu. Taraftarlar arasında oylama bile yapılmaya başlanmış, birçoğu gönderilmesini istiyor. E bir Liverpool forveti bu kadar konuşulur da talibi çıkmazmı? Hayır hayır, ilginç ama bu sefer Manchester City değil. Tottenham eski oyuncusunu geri getirmek istiyormuş. Aynen Jermaine Defoe'yi getirdikleri gibi. Defoe'yi sattıklarından daha pahalıya almışlardı. Bakalım bu transfer gerçekleşirse Keane için ne kadar vericekler? Ne de olsa para bol... Hadi hayırlısı.
Ha bu arada bi dipnot: Balotelli'nin takımdan ayrılmak istediği artık aşikar. Wigan talip olmuş bile. Bakalım Mourinho ve Balotelli egolarını bir kenara mı bırakacak, yoksa Balotelli adanın yolunu mu tutacak?...

28 Ocak 2009 Çarşamba

Güle Güle Roman...


O Süper Ligde orta sıra takımlar arasında gidip gelen yabancı futbolculardan biri olmamayı başaranlardan biriydi benim gözümde. 166 maçta 33 gol gibi bir istatislik yakalamış ve belki de çoğu forvet oyuncusundan daha iyi bir istatistik yakalamıştı Denizlispor'da. Adı da özdeşleşmişti Denizli ile. Kaptanlığa soyundu, takım küme düşme tehlikesi yaşarken takımı ateşleyen önemli unsurlardan biriydi. Sadece sıradan bir Denizlispor oyuncusu değildi o, defansın bel kemiği, oyun tıkandığı anlardaki kurtarıcısı, ağabeyi, penaltıcısı, kaptanıydı. Haftaiçinde öğrendik ki Denizlispor yabancı kontenjanını açmak için Roman Kratochvil'le ayırmış yollarını. Duyunca üzülmedim değil ama burada Denizlispor'u suçlamak da yanlış olabilir. Onların da kendilerine göre doğruları vardır ve kötü gidişe dur demeleri için belki de yapılması gereken budur. Ancak taraftarın son zamanlarındaki performasına rağmen onu özleyeceğinden eminim. 34 yaşında futbolcu bundan sonraki en doğru adımın hangisi olduğuna en iyi kendisi karar verebilir. Belki de o başta bahsettiğim orta sıra takım oyuncusu olup çıkacak. Benim gönlümden geçen bir gün teknik direktör olarak Denizlispor'a geri dönmesi yönünde. Başarılar Roman Kratochvil...

Aslantepe








Evet... 13 Aralık 2007'de ha oldu ha olucak derken, büyük emeklerden sonra temeli atılmıştı Aslantepe'nin. 29 Ekim 2009 da bitiş tarihi olarak belirlenmişti Türkiye'nin en modern stadının. İnşaatın son hali, büyük bir gelişmenin kaydedildiğinin kanıtı zaten 24 saat inşaatın devam ettiğini hep duyuyoruz. Fakat 29 Ekim'e kadar bu stadın da bitmeyeceği bir gerçek bence. Stad bitse bile bunun daha çevre düzenlemesi, yolları var. Ayrıca stadın içindeki locaların da Galasataray tarafından yaptırılacağı açıklandı geçenlerde. Bu şartlarda Galatasaray taraftarlarının biraz gerçekçi olup, hayallerini ertelemesi mantıklıca. Ama sonuçta bu stad bi gün bitecek ve hala hayallerini canlı tutmak isteyenler için bir fırsat var. Loca ve kombine satışları Mart'ta başlıyor, stadta istediğiniz yere sahip olmak için bu şansı kaçırmayın bence.


Messi mi Maradona mı?


" Messi çok akıllı ve sahada ne yapmasını nerede durması gerektiğini bilen bir futbolcu. Maradona ile karşılaştırma yapmam gerekirse, onun 21 yaşındaki haline göre çok daha olgun ve iyi. Umarım bu halini korur." Arjantin Futbol Federasyonu başkanı Grondona, Maradona'nın Fransa hazırlık maçı kadro seçimini değerledirirken...

"Görevimin başındayım. Umarım bir gün Messi benden çok daha iyi bir futbolcu olur. Bunu ülkem adına herkes gibi bende çok isterim." Maradona, istifa edeceğine dair spekülasyonları cevaplarken. Yorum sizin...

Antalyaspor 0-2 Beşiktaş


Antalya’da yağan yağmur nedeniyle zemin özellikle ilk yarıda pek uygun değildi.Beşiktaş Cisse-Uğur çift önliberosuyla klasik 3-4-3 sisteminde başladı maça. Antalyaspor’da orta sahada kalabalıklaşamayıp, oyunun kontrolünü Beşiktaş’a verince Beşiktaş’ın işi iyice kolaylaştı ve nihayetinde Beşiktaş bu sezon deplasmandaki en çok pozisyon zenginliğini bu maçta yaşadı.Aslında Mustafa Denizli beraberliğe razı çıkmıştı maça.Ancak Antalyaspor’da Mehmet Özdilek’in cesur,çift forvetli sistemi Beşiktaş’a çok boş alan bıraktı. Ben özellikle Antalyaspor’un İtalya Ligi takımları gibi ortasahada çok koşan pas yapan iki ortasaha, kanatlarda hücuma dönük oyunculardan kurulu sistemini beğendim.Mehmet Özdilek yönetiminde rahatlıkla kümede kalacağına inanıyorum.Beşiktaş’ta özellikle Ekrem Dağ her geçen gün üstüne koyuyor.Mükemmele yakın oynadı.Hem hücümda hem savunmada çok önemli rol üstleniyor. Bir de ciğeri var allah vergisi. Beşiktaş’ın jokeri konumunda şuan.Sol bek,sağ bek ön libero her yerde oynadı.Bu maçın bir diğer önemli ismi Bobo’ydu.Bobo’nun döndüğü maç oldu bu bir anlamda. Mustafa Denizli Bobo-Nobre-Holosko ayarlamasını iyi yaparsa hücüm anlamında sıkıntı kalmaz gibi duruyor bu sezon için.Ancak oynattığı sistemde orta sahayı kalabalık tutan,ayağa sağlam pas yapan takımları bırakın yenmek, puan almak bile hayal olur ilerisi için.Beşiktaş’ta özellikle kontra atak yakalayıp 4’e3,3’e2 giderken son pasta başarısızlık dikkati çekiyor. Onu yapabilseler bu maç dört beş olurdu.Mustafa Denizli bu konuya ağırlık vermesse sonra çok üzelebilir.Sonuç olarak, Beşiktaş günü kurtarmaya devam ediyor ama ilerisi için umut vermiyor.Yine de buradan aldığı 2-0’lık galibiyet önemli bir başarıdır.

Balotelli'den müthiş kapak !


Mourinho'nun bu genç yaşında yıldız oyuncu kaprisleri olduğu için sık sık eleştirdiği Mario Balotelli kendisini Catania maçı kadrosuna almak isteyen Mourinho'nun bu isteğini geri çevirmiş.Her fırsatta Balotelli'nin böyle devam etmesi halinde Inter'de forma giyemeyeceğini söyleyen Jose Mourinho başı sıkışınca Balotelli'yi kadroya almak istemiş.Fakat eşyalarını toplayan oyuncu idmanı da terk ederek Mourinho’ya güzel bir ders vermiş.Inter'den ayrılmak isteyen genç yetenek için birçok Avrupa kulübü şimdiden sırada.Balotelli kesinlikle bu genç yaşında fazla kibirli takılanlardan.Daha yaşı 18 ondaki kibir Messi'de yok.Yaptığı doğru bir hareket mi tartışılır.Ancak Mourinho'yu çıldırrtığı kesin. Mourinho da böylece yediği bu kapağı daha uzun süre üzerinden atamaz.

Kapalı'ya yakışmadı!



“SAVAŞA ve insanların ölmesine karşıyım. Politik bir olay. Benim işim değil. Ama G.Saray taraftarının yaptıklarına üzüldüm. Ben profesyonelim. Bülent hoca maçtan önce bana ’Eğer küfür ederlerse kulaklarını tıka’ demişti. Ben de öyle yaptım.” Pini Balili

(Salı günü oynanan Galatasaray-Sivas maçında attığı golle takımına büyük avantaj sağlayan Balili'ye yapılan "Kahrolsun İsrail, o.. çocuğu Balili" tezarühatlarından sonra)

Maçtan sonra yaklaşık 3-4 bin kişinin yaptığı ırkçı tezarühatların karşılaşmanının temsilcileri tarafından rapor edilmesinden sonra, Galatasaray'a 1 maç seyircisiz oynama ve 80 bin TL para cezası gelmesi bekleniyor. Her haftanın, her puanın altın niteliği taşıdığı bir dönemde ise Kapalı Tribündeki bir grup insanın yaptığı üzücü eylemler ise kulübe zarar vermekten başka bir işe yaramıyor.

Robinho'da mahkeme koridorlarında!


Manchester City'nin yıldızı da İngiltere'deki bu yeni trendden nasibini alanlardan. Robinho tecavüzden suçlanıyormuş.Polis Yorkshire Üniversitesi'nde okuyan bir kız öğrenciden Robinho'ya karşı 'cinsel saldırı' şikayeti almış. Pazar günü bir sorguya alınan Robinho iddaaları reddediyor. Dün ikinci bir sorguya alınan Robinho şuanda kefaletle serbest. Robinho evli ve bir çocuk sahibi. Ne diyelim Premier Ligin huyundan mıdır suyundan mıdır bilmem ama allah İngiltere'deki topçulara akıl fikir versin.

The Merseyside Derby



Yıllar yılı İngiltere'de, Liverpool'da doğan her çocuk için çizilmiş bir yol vardır. Ya Liverpool forması giyilir, ya Everton cephesine baş koyulur. Belki dünyada ezeli rekabetler arasında başı çekmez ama benim için her zaman büyük anlam taşımıştır Liverpool-Everton derbileri. Bazen bütün sene iple çektiğim olmuştur, hatta Türkiye'deki bazı derbilerden bile daha çok heyecanlandığım günleri hatırlarım. Bunun sebebi çocukken ilk posterimin Liverpool'da doğduğu halde Everton'ın cephesini seçen ancak sonra Liverpool'a transfer olan Robbie Fowler'ın Everton'lı taraftarlar tarafından yuhalanıp, esrarkeş muamelesi gördüğü için Liverpool formasıyla attığı golden sonra saha çizgilerini içine çekerken ki fotoğrafı olması mıdır bilmiyorum. Fakat geçtiğimiz hafta izlediğimiz 2 derbinin de çok çekişmeli geçtiği kesin. Premier Lig'de Tim Cahill'in son dakikada Liverpool ağlarını bulması ve liderliği Liverpool'un elinden alması, ve pazar günü İngiltere Federasyon Kupası 4. turunda Torres'in jeneriklik topuk asistine rağmen Everton'ın Anfield'da yine yenilmemesi ve onları Goodison Park'a davet etmesi de buna bir kanıt. Bakalım önümüzdeki hafta oynanacak artık şeref niteliği taşıyan derbide, tur atlayan ve Federasyon Kupası'nda yoluna devam edecek olan taraf hangisi olacak. Benim içinse her golden sonra ölesiye çıldıran taraftarları izlemek yine çok keyifli olacak.

Trabzonspor ve Alanzinho

Trabzonspor, Norveç'in Stabaek takımında forma giyen 26 yaşındaki Brezilyalı futbolcu Alanzhino ile 1 yılı opsiyonlu 3.5 yıllık sözleşme imzaladı. Bordo mavili takım Alanzinho'nun transferi için Norveç ekibine çeşitli taksitler halinde 3 milyon 900 bin Euro ödeyecek. Norveç'te iki kez yılın en iyi orta saha futbolcusu seçilen Alan Carlos Gomes Da Costa, Stabaek formasıyla 83 maçta 19 gole imza attı.
Kim ne derse desin!
Sezon başında kadroda revizyona giderek, yeniden yapılandı Trabzonspor. Kolay değil, 20'nin üzerinde transfer yapmıştı bordo mavililer. Kimileri tarafından çok eleştirildiler, bu kadar yeni ismin kısa vadede başarı getiremeyeceği, hatta bu senenin kadronun harman dönemi olduğu gibi söylenen çoğu şeye kulaklarını tıkadılar. Akabinde sezon başlar başlamaz şampiyonluk adayları arasına adlarını yazdırdılar. Yeni transferlerin birbirlerine çok çabuk adapte olduğu görülüyordu, fakat göze çarpan en iyi transfer Yattara'ydı belki de. Formuyla ve yaptıklarıyla göz dolduruyordu, bu kadar yeni transfere rağmen takımının en iyisinin yine o olması onu da yeni ve iyi kılıyordu, ta ki suni çimde sakatlanana ve Katar kancası yiyene kadar. Gidip gitmeme, gidememe arasında kalsa da sonunda takımda kalıyordu Yattara, sezon başındaki performansını biraz aratıyor olsa da. Yaşanan ve söylenenlere rağmen, ilk yarı bittiğinde zirvenin bir altındaydı Trabzonspor, üstelik liderle arasında puan farkı da yoktu. İkinci yarı başladığında Faty Papy de katılmıştı kadroya ve Fenerbahçe'yi Kadıköy'de ellerinden kaçırarak ikinci yarıda da yarıştan kopmayacaklarını, sonuna kadar savaşacaklarını gösterdiler. Takımı adeta kendi getiren Başkan Sadri Şener, şimdi bir de Alanzinho'yla güçlendirdi kadroyu. Alanzinho, faydalı olur olmaz, veya Trabzonspor şampiyon olur olmaz, ancak bu yönetim taraftarlarına yaşattıkları bu heyecandan dolayı alkışı hak ediyor. Kim ne derse desin... Alkışlayalım... ve yeni transfer Alanzinho'yu izlemeye bakalım...

27 Ocak 2009 Salı

Hoffenheim golcüsünü buldu !


Hoffenheim, Werder Bremen'in Fildişi Sahilli futbolcusu Boubacar Sanago'yu sezon sonuna kadar kiraladı. Sanogo burada daha fazla forma şansı bulma ihtimalinin kendisini cezbettiğini ancak Bremen'den ayrıldığı için biraz üzgün olduğunu belirtti.Bana kalırsa müthiş bir transfer olmuş. Sanogo Hoffenheim'de çok iş yapar. İbiseviç'ten daha iyi olur demek biraz abartı olur ama en az İbiseviç kadar yararlı olacağına eminim. Bremen'li yöneticiler, Sanogo'yu vererek önemli bir rakibinin ligi kendisinin üzerinde bitirmesine yol açtı haberleri yok.Fırsatı iyi kullanırsa, Sanogo bu sezon Almanya Ligine damga vuracak gibi gözüküyor.

Theo Weeks


Süper Ligin gözbebeklerinden. Son yapılan testlere göre Türkiye çapında en dayanıklı futbolcuymuş. Dört dörtlük topçu. Alandan da bulandan da allah razı olsun.

Trapattoni


'' Sadece veba salgını olursa. ''


(Trapattoni'ye İtalya 2004 Dünya Kupası kadrosuna Paolo Di Canio'yu alıp almayacağını sormuşlar.Yanıtı biraz ilginç..)

26 Ocak 2009 Pazartesi

Obi Mikel gözaltında, sıradaki kim ?


Bu aralar İngiltere'de moda olmuş durumda. Futbolcular karakollarda artık antremanda geçirdiklerinden daha çok vakit geçiriyor. Aklıma bunun gözünü çıkaranlardan Joey Barton geliyor. Newcastle'ın ön liberosu 74 gün hapis yatmıştı. Gerard'ın halen uğraştığı bir Southampton olayı var. Gerard'ın takım elbiseyle olan karizmasından etkilenmiş olacak ki Obi Mikel de alkollü araç kullanmaktan göz altına alınmış. Mikel'in hapis cezası alması da gündemdeymiş. İngiltere'deki bu yeni trendden birilerinin zarar göreceği kesin.

Beckham'dan siftah!

Geçtiğimiz haftalarda kiralık olarak geldiği Milan'da ilk maçına David Beckham, Milan formasıyla ilk golünü Bologna deplasmanında buldu. İşte Bologna maçının özet görüntüleri ve Beckham'ın golü. Haftaiçinde klüpte kalmasıyla taraftarın bağrına bastığı Kaka'nın şovu da cabası...

25 Ocak 2009 Pazar

Zenit Arshavin'i vermiyor


Rus yıldız için Zenit’e 12 milyon euro'luk bir teklif götüren Arsenal'in bu teklifi Zenit tarafından reddedilmişti .Bunun üzerine teklifini 15 milyon avroya çıkaran Arsenal’in son teklifi de Zenit tarafından reddedildi. Zenitli yöneticilerin Arshavin için en az 20 milyon euro istedikleri belirtiliyor. Arsenal gerçekten gülünç tekliflerle gidiyor. Bu parayı önerip Arshavin'i istemekte küfür gibi olmuş Zenit'e. Zenit'in satıp, para kazanmak gibi bir amacı yok zaten. Rus kulübünün ekonomik durumu yerinde. Sırf Arshavin Avrupaya gitmek istiyor diye satacaklardı, Arsene Wenger'in pintiliği bu transferin gerçekleşmemesine yol açtı. Arshavin çok yakışırdı Premier Lige. Bakalım ben Man. City'den bir atak bekliyorum Arshavin için (!)

Hiç Fark emez !

Barcelona 4-1 Numancia

Rakip ligde Barcelona'yı yenen tek takım. İlk yarının sonuna gelindiğinde, daha önce gol atamadığın rakibine karşı yine gol atamamışsın. Tribünler tedirgin.Hiç fark etmez. Tabela 4-1. Aşağıdakiler birbirini yemeye devam etsin Barcelona çok rahat.