6 Ocak 2009 Salı

Ligin 2. yarısı şampiyonluk yolunda neler getirir?


Ligin ilk yarısında Anadolu kulüplerinin de zirveye ortak olmasıyla birlikte zevkli bir dönem geçirdik ancak akıllara gelen soru, bu kulüpler ligin 2. yarısında geçen senelerde de olduğu gibi söner mi yoksa Süper Lig tarihinde bir ilke imza atarak sezon sonu kupayı müzesine götürür mü? Sivasspor başta olmak üzere Trabzonspor, Ankaraspor, Kayserispor… Süper Lig’de bu sene 3 büyüklere kupayı yar etmemek için sahada canla başla mücadele eden ekiplerin başında geliyorlar. Süper Lig şampiyonu olabilmek için öncelikle geniş bir kadroya sahip olmanız gerekir. Sivasspor örneğinden yola çıkalım Mehmet Yıldız ve Musa Aydın takımın değişilmez iki oyuncusu ve onların cezalı olması ya da sakatlık yaşaması durumunda takım gol bulmakta zorlanacağı gibi galibiyet alması da zorlaşır. Bu takımlar arasında kadrosu en zengin olan takım sezon başında isabetli transferler yapıp eski günlerine dönme sinyalleri veren Trabzonspor. İç sahada oynadığı maçlarda müthiş taraftar desteği ve her galibiyet sonrası şampiyon olmuşçasına kutlamalar, takımın şampiyonluğu ne kadar arzuladığını ve başarıya inandığını gösteriyor. Deplasman açısından Ankaraspor ve Kayserispor maçları 3 büyükler dahil her takımın kabusu olmaya devam eder ancak şampiyonluk yolunda pek varlık gösteremeyeceklerdir çünkü kadro darlığı sıkıntısı bu iki takımda da var. Takımlar oyun sistemlerini yetenekli oyuncuları üzerine kurmuş ve onların sırtından geçiniyorlar ancak oyuncudan da tüm sezon boyunca formda olması beklenemez. (Ör: Özer Hurmacı, Mehmet Topuz, Cangele vs.). 3 büyüklere geldiğimizde ilk yarıda takım uyuşması ve yıldız oyuncuları en formda olan takım Galatasaraydi. Lincoln’ün tekrar hayata dönmesi, takıma yeni katılan Baros, Kewell, Meira ve De Sanctis’in uyum sürecinin kısa sürmesi ilk yarıyı Galatasaray için olumlu kıldı. Resmin bütününe baktığımızda şampiyonluk için en güçlü aday Galatasaray olarak göze çarpıyor. Kadro açısından üç kulvar da da mücadele etme kapasitesine sahip olan Galatasaray eğer UEFA kupasında yoluna devam ederse Avrupa dönüşü yorgunluk ile ligde şampiyonluğa tesir edecek önemli kayıplar yaşayabilir. Fenerbahçe’ye baktığımızda, sezon başında Aragones’in gelmesi Zico’nun oturttuğu Brezilya kökenli sisteme uymadı, ayrıca Aragones’in sistemi de geldiği günden bu yana takımı sırtlayıp en sonunda kaptanlık pazubandını koluna takan Alex’e. Takımın kaptanı olan Alex’in mutsuzluğu ve form düşüklüğü doğal olarak tüm takımı etkiledi ve Fenerbahçe ilk yarıda Güiza’dan da beklediği verimi alamadığı için beklenmeyen puan kayıpları yaşadı. Son haftalarda takım toparlanma sinyalleri de verse başarı için istikrar gerekir. Fenerbahçe devre arasını iyi değerlendirir ve gerekli mevkilere iyi transferler yaparsa Galatasaray ile şampiyonluk için çetin bir mücadeleye girer.( Forvette yalnız kalan Güiza’nın yanına bir golcü, takımı hücuma kaldıracak bir ortasaha ) Beşiktaş ise bu yönetim kadrosu ile şampiyonluğu ancak rüyasında görür. Başarının gelmesi için takımda komple bir atmosfer olması gerekir ancak takımına bu kadar bağlı olan Beşiktaş taraftarından her maç duyduğumuz “Yıldırım Demirören YETER!” tezahüratı her şeyi açıkça ortaya koyuyor. Yapılan hatalı transferler ve kadronun Fenerbahçe ve Galatasaray ye oranla kalite düşüklüğünün olması bu sezon için de şampiyonluğun Beşiktaş için hayal olduğunun göstergeleridir. Toparlamak gerekirse güzel bir ikinci yarı bizleri bekliyor, şampiyonluk yarışında büyük takımlar yalnız olmayacak gibi duruyor. Anadolu kulüplerinden biri neden şampiyon olmasın?

Hiç yorum yok: